top of page

Tarih Yazımına Kapsayıcı Bir Müdahale: Animal History Journal

  • Yazarın fotoğrafı: Deniz Ince
    Deniz Ince
  • 22 Şub
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 Mar


Eric Baratay, Animal Biographies: Toward a History of Individuals, trans., Lindsay Turner, (University of Georgia Press, 2022), 240.

University of California Press’in, Dayton Üniversitesi ve hayvan çalışmalarının alan olarak ortaya çıkışından beri önemli bir rol oynayan Animals and Society Institute desteğiyle birlikte çıkarttığı ilk hayvan tarihi dergisi olan Animal History Journal yayın hayatına başladı. Derginin ilk sayısı açık erişim olarak yayında!


Saha çalışmalarından teorik tartışmalara geniş bir yelpazede çalışmalara yer veren Animal History Journal, farklı disiplin ve metodları bir araya getiren araştırmalara alan açarak hayvan tarihi alanında ve daha geniş anlamda hayvan çalışmalarında yaratıcı ve yenilikçi yaklaşımlar üretilmesine teşvik etmektedir.


Tam da bu nedenle, dergi, profesyonel bir alan olarak tarih yazımının kurulduğu 20.yüzyıl başlarından itibaren baskın olan insanların aktif tarihsel aktörler olduğu ve hayvanların ise pasif tarihsel nesneler olduğu varsayımına ve insan merkezci ideolojiye karşı mücadele eden tarih yazımının kurumsallaşması ve güçlenmesi adına dönüm noktalardan biri olma potansiyeline sahip.


Derginin de varlığı ile birlikte görünürlüğü artacak çalışmaların, ortaya çıkabilecek yeni yaklaşımların ve disiplinler arası işbirliklerinin yalnızca tarih disiplini için değil; günümüzde tıptan felsefeye, davranış biliminden psikolojiye, bilim ve bilgi üretimin ikilikler (doğa-kültür, insan-hayvan, içgüdü-mantık vb.) arasına hapsedilmiş yapısına da daha güçlü bir başkaldırı şansı sunacağına inanıyorum.


Dergi, bu gücünü, bizzat merkezine koymayı denediği özneler olan insan-olmayan hayvanların onlar adına varsaydığımız sınırları sürekli olarak aşan iradelerinden almaktadır.

 

İLK SAYIDAKİ YAZILARA GENEL BİR BAKIŞ


Derginin ilk sayısı, okuyucuları, ana editörler olan Dan Vandersommers, Thomas Aiello ve Susan Nance’in, hayvan tarihi alanının geçmiş ve geleceğinin kısa bir muhasebesini yaparken derginin var oluş amacı ve hedeflerini çerçevelediği “Animal History: A Brief Introduction to Its Past and Future” makalesi ile karşılıyor.


Bu makalede, Batılı tarih yazımı geleneğinin Aristoteles’ten günümüze insan-merkezci yaklaşımının tarihsel süreci aktarılırken, hayvan tarihi ile birlikte geçtiğimiz birkaç on yılda, hayvanları aktif tarihsel aktörler olarak ele alarak geleneksel yaklaşıma yapılan müdahalelere de yer veriyor.


Bu bağlam üzerine ise derginin hattını ve ne tür çalışmalara yer vereceği aktarılırken farklı disiplinlerle diyalog halinde olan, insan olmayan hayvanlara yönelik ön kabullerin ötesine geçen ve en önemlisi, hayvanların kendi sesleri, tercihleri, eylemleri ve hatta sessizliklerini merkeze taşıyan yaklaşımların önceleneceği vurgulanıyor.


Derginin ikinci kısmı olan “Tracks in the Field” bölümünde ise hayvan tarihinin diğer tarih disiplinleri ile kesişiminden ortaya çıkan yeni yolları merkezine alan iki makaleye yer veriliyor.


Shumon T. Hussain’in yazdığı “What is Animal Prehistory? makalesi, arkeoloji ile hayvan tarihi arasındaki diyaloğun artması gerektiğine dikkat çekiyor. Zooarkeolojinin “çok türlü” bir alan olarak ele alınarak farklı türler arası ilişkileri ve ekolojik süreçleri incelemesine karşın, tarihsel hayvanların incelenmesi konusunda yeterli olmadığını, hayvan tarihindeki kavramsal ve eleştirel tartışmaların sunduğu araçlarla da angaje olarak “Tarih Öncesi Hayvan” alanı oluşturulabileceğini öne sürüyor.


Historicizing the “Beast-Man”: On Slavery and Human-Animal Studies” makalesinde ise Christopher M. Blakley, kölelik çalışmalarının ortaya çıkış ve gelişimini, insan-hayvan ilişkileri ile bağlantılı bir şekilde okuyor. Makalenin ilk kısmında, kölelik üzerine olan tarih yazımının 20. Yüzyıldaki gelişiminin incelemesini yaparken ikinci kısmında “Hayvan Dönemeci” ile birlikte 1980’lerden itibaren nelerin dönüştüğünü tartışıyor. Aynı zamanda, yazar, kölelik çalışan hayvan tarihçilerinin Siyahi çalışmaları’ndaki güncel tartışmaları yakından takip etmesi gerektiğini vurguluyor. Böylece hayvan tarihçilerine diğer alanlara hayvanları dahil etmeye çalışırken etkileşimin çift yönlü olması gerektiğini hatırlatarak önemli bir noktaya daha parmak basıyor.

 

Sayının üçüncü kısmı ise iki farklı çalışmaya yer veriyor. Bunlar ilki Eeva Nikkilä’nın kaleme aldığı “Building a Nest in Human-Built Spaces: Tracing the Experiences of Finnish Sows, c. 1900–1930s” makalesi. Nikkilä, bu makalesinde, 20.yüzyıl başlarında Finlandiya’daki domuz yetiştiriciliğinin ticarileşmesi ve modernleşmesi ile birlikte domuzların yaşadığı insan yapımı mekanlardaki dönüşümün domuzlar tarafından nasıl deneyimlendiğine odaklanıyor. Domuzların yuva yapma davranışını merkeze alarak domuzların davranışlarının yalnızca biyolojik bir refleks olmadığını, aksine kendi yaşadıkları alanları anlamlandırma ve inşa etme süreçlerinde aktörler olduklarını göstermekle kalmayıp; bu davranışların zaman ve bağlam içerisinde değişebileceğini de göstererek hayvanların tarihselliğinin tarihçiler tarafından nasıl yeniden inşa edilebileceğine dair yol açıcı bir örnek sunuyor.


İkinci makale olan Earl J. Hess’in “The Animal-Human Relationship in War: Cavalry Horses and Their Riders in the American Civil War” çalışması ise süvari atlarının deneyimlerine odaklanarak, savaşın yalnızca insanlar için değil, insan olmayan hayvanlar için de farklı bir gerçeklik yarattığının altını çiziyor. Askeri tarih ve hayvan tarihini birbiri ile kesiştiren bu çalışma, atların bilinçli canlılar olarak savaş alanını şekillendiren tarihsel aktörler olduğunu göstermeye ek olarak, biniciler ve atlar arasında kurulan duygusal bağı da konu edinerek, ilişkinin içerisindeki sömürüyü de göz ardı etmeden, insan-hayvan ilişkilerinin değişken, duygusal ve tarihsel yanlarını düşünmeyi sağlıyor.


Sayının son kısmında ise hayvan tarihi alanında önemli katkılar sunmuş pek çok kitabın, yine alanda değerli çalışmalar üretmiş araştırmacılar tarafından değerlendirildiğini kitap incelemeleri yer alıyor.


Jules Skotnes-Brown’un Animality and Colonial Subjecthood in Africa: The Human and Nonhuman Creatures of Nigeria kitabını, Ives Hartman’ın Traces of the Animal Past: Methodological Challenges in Animal History kitabını, Peter Bo Zhang’in Mao’s Bestiary: Medicinal Animals and Modern China kitabını, Tamara Fernando’nun The Last Turtlemen of the Caribbean: Waterscapes of Labor, Conservation, and Boundary Making kitabını, Isabelle Schürch’un Legions of Pigs in the Early Medieval West kitabını, Felix Clarke’ın Crooked Cats: Beastly Encounters in the Anthropocene kitabını ve son olarak Aaron Skabelund’un Colonizing Animals: Interspecies Empire in Myanmar kitabını incelediği yazılarına derginin çevrimiçi versiyonundan erişebilirsiniz.

 

Sonuç olarak, Animal History Journal, ilk sayısında, alan içerisinde açmayı hedeflediği yolun ana hatlarını net bir şekilde ifade ederken; daha en başından yer verdiği yazılar ile hem tarih alanına hem de genel insan-merkezci yaklaşımlara alternatif olabilecek her türlü üretime önemli katkılar sunacağını göstermiş oldu. Bu nedenle, derginin sonraki sayılarının da geleneksel tarih yazımının ötesine geçmek isteyen, yaratıcı ve disiplinler arası metotlar arayan herkes tarafından takip edilmesi gerektiğine inanıyorum. Hayvanât katkıcıları da dergiyi Osmanlı-Türkiye tarihinden yazılar ve yaklaşımlar ile besleyecektir.

7 Comments


bottom of page